Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bir gün arkadaşlarıyla birlikte Lâfut'a, İbrahim Paşa Kışlası'na doğru yürüyüşe çıkmışlardı. Ali İlmî Bey, "Üstadım Antakya'mızı beğendiğinizi söylediniz. Acaba duygularınızı dile getiren bir şiirinizi rica edebilir miyiz?" deyince, merhum, bir kışlanın gönderinde dalgalanan düşman bayrağına, bir de gurûb etmekte olan güneşe doğru bakar, içinin bütün hüznüyle, "Vîrânelerin yascısı baykuşlara döndüm... Gördüm de hazânında bu cennet gibi yurdu... Gül devrini bilseydim onun bülbül olurdum... Ya Rab! Beni evvel getireydin ne olurdu?.." şiirini okuyor, dinleyenleri mestediyordu."
Sayfa 113 - Şule YayınlarıKitabı okuyor
"...Herkes vazifesini yoluyla ve ihlâs ile yapsa zannederim bütün dostlar birbirinden hoşnut ve dil-şâd olur."
Sayfa 106 - Şule Yayınları | Uçman, s. 99Kitabı okuyor
Reklam
KAĞNIYA ŞÜKÜR...
Dedemle hocası kağnıya binmişler köye gidiyorlar. Öküzlerin ipi Mehmed Amca'da. Dedem elinde kitap hocasına okuyor. Bir zaman sonra Aladağlı Hoca demiş ki: "Veyis Efendi ibareyi unutma. Parmağını bas da Allah'a bir şükredelim. Yahu ne nimettir bu, Allah'ın bize verdiği! Hem otururuz, hem yürürüz yahu! Bu nimetin şükrünü biz nasıl eda edeceğiz?" Dedem böyle anlatırdı. "Öyle, derdi; uyanık insan, nimetin kadrini bilir..." Ne mübarek, ne kıymetli, ne kâmil insanlar gelip geçmiş ve muhakkak zamanımızda da var...
Sayfa 103 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Dedem Hacı Veyis Efendi-, Kağnıya Şükür, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Mücahidler...
Gönenli Mehmed Hoca, bulunmaz bir insandı. Namına Gönen'de bir külliye yapıldı. Gönenli ve amcam gibi ömrünü İslâm'a feda eden kimselere ne yapılsa azdır. Böyle mücahidlerin Allah adedini artırsın...
Sayfa 57 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Babam Hacıveyiszâde İbrahim Efendi-, Gönenli'nin Cömertliği, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
EHL-İ HÂL GÖNENLİ MEHMED EFENDİ...
Gönenli Hoca, sarıklı cübbeli fakat aynı zamanda papyon kravatlı, eldivenli ve bastonluydu. Çok temiz, titiz giyinirdi. Yere gelince tozlanmasın diye sarığının ön kısmı, fesin az üzerinden sarılmıştı. 1931'de elini öpüp tanışmıştık. Fakat 20 sene sonra hacca geldiğinde, Medine-i Münevvere'de görüştüğümüzde, tabiî olarak tanıyamadı. "Ben seni tanıyamadım. Nerden tanıyorsun beni?" dedi. "Hocam talebenizim. Beraber mukabele okumuştuk" yerini ve tarihini söyleyince , gülümsedi: "Kardeşim o yılların üzerinden karlar kışlar geçti; dedi; o günkü Hâfız Mehmed başkaydı, bugünkü Hâfız Mehmed başka!" Gerçekten de eski sakalsız, şık Gönen'linin günde iki kere ütüleniyormuş gibi görünen pantolonu, pırıl pırıl parlayan potinleri, kravatı, eldiveni gitmiş; yerine mütevazı, sakallı, ehl-i hâl Gönenli Mehmet Efendi Gelmişti...
Sayfa 55 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Babam Hacıveyiszâde İbrahim Efendi-, Ehl-i Hâl Gönenli Mehmet Efendi, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
ŞAPKA MECBURİYETİ...
Gönenli Mehmed Hoca, 30'lu yıllarda, sonra ki seneklerde gördüğümüz gibi değildi. O sıralar çok şık giyinirdi. henüz hocalara sarık yasak edilmemişti. Onlara şapka mecburiyeti 1935'de çıktı. O zamana kadar cübbe ve sarıkla dolaşabiliyorlardı...
Sayfa 55 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Babam Hacıveyiszâde İbrahim Efendi-, Ehl-i Hâl Gönenli Mehmet Efendi, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
GÖNENLİ MEHMED HOCA...
1931 Ramazan'ında Konya'ya hem merhum Gönen'li Mehmed Efendi, hem de Hendek'li Abdurrahman Gürses Hoca mukabele okumaya geldiler. Ben o sıra 12 yaşındayım; onlar otuz olmalılar, Gönenli Hoca belki bir kaç yaş daha büyüktü. Birlikte mukabele okuduk. Gönenli Hoca kıraat itibarıyla temkinli, tecvide, hurufata çok riayet ediyor. Fakat Gürses Hoca, bunlara riayetle birlikte, hem sesi daha güzel, hem de makamdan anlıyor...
Sayfa 54 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Babam Hacıveyiszâde İbrahim Efendi-, Gönenli ve Hendekli Hocaefendiler, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
"Bazan bir "kıt'a"nın ne kadar derin duygulara tercüman olduğu erbabına mâlumdur."
Sayfa 93 - Şule YayınlarıKitabı okuyor
Mizahşör emiceler
"(...)Hüseyin Efendi: "İhsan Efendi! Tuhaf değil mi? Benim sakalım bembeyaz, saçlarım siyah; senin ise başın oldukça ağarmış, sakalın siyah" deyince; İhsan Efendi: "Bunda şaşılacak bir şey yok Hüseyin Efendi! Senin çenen çalışıyor, benim de kafam. Tabii yorulan yerde saçlar ağarmaya mahkûmdur" diyerek hoş bir lâtife yapmıştı."
Sayfa 91 - Şule YayınlarıKitabı okuyor
"Akif Bey birgün yine pansiyona gelmişti. Sohbet esnasında takvadan söz ediliyordu. Bir ara Akif Bey: "Bizler muttekî-i muztar kimseleriz, değil mi İhsan Efendi?" deyince, bundan alınan İhsan Efendi, kendisiyle bir yıla yakın konuşmamıştı. O kadar sevdiği ve hürmet ettiği Akif Bey'in şakasını bir türlü hazm edememiş, içinde bir ukde kalmıştı."
Sayfa 86 - Şule YayınlarıKitabı okuyor
612 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.